Перевод: с французского на турецкий

с турецкого на французский

С турецкого на:
Французский
С французского на:
Турецкий

ince bir uç

Толкование Перевод

1 fin

I

n f

1 limite son [son]

◊
à la fin du mois — ayın sonunda

◊
lire un livre jusqu'à la fin — bir kitabı sonuna kadar okumak

◊
partir fin juin — Haziran sonunda gitmek

2 arrêt son [son]

◊
la fin d'une histoire d'amour — bir aşk ilişkisinin sonu

♦ mettre fin à qqch -(y)e son vermek

◊
mettre fin à la violence — şiddete son vermek

♦ sans fin durmadan

◊
parler sans fin — durmadan konuşmak

3 objectif amaç [a'maʧ]

◊
parvenir à ses fins — amacına ulaşmak

II

adj

1 mince ince [in'ʤe]

◊
du sable fin — ince kum

◊
des cheveux fins — ince saçlar

◊
une pointe fine — ince bir uç

2 nazik [naː'zic]

◊
avoir les traits fins — nazik yüz hatları olmak

3 çok duyarlı

◊
avoir l'oreille fine — kulağı iyi işitmek

4 akıllı

◊
une remarque fine — akıllı bir uyarı

5 raffiné çok kaliteli

◊
des vins fins — çok kaliteli şaraplar

III

adv

ince [in'ʤe]

◊
couper fin — ince kıymak

Dictionnaire Français-Turc > fin
2 subtil

adj

1 intelligent ince [in'ʤe]

◊
une personne subtile — ince bir insan

◊
une remarque subtile — ince bir söz

2 infime ince [in'ʤe]

◊
une différence trop subtile — fazla ince bir fark

Dictionnaire Français-Turc > subtil
3 subtile

adj

1 intelligent ince [in'ʤe]

◊
une personne subtile — ince bir insan

◊
une remarque subtile — ince bir söz

2 infime ince [in'ʤe]

◊
une différence trop subtile — fazla ince bir fark

Dictionnaire Français-Turc > subtile
4 fine

adj

1 mince ince [in'ʤe]

◊
du sable fin — ince kum

◊
des cheveux fins — ince saçlar

◊
une pointe fine — ince bir uç

2 nazik [naː'zic]

◊
avoir les traits fins — nazik yüz hatları olmak

3 çok duyarlı

◊
avoir l'oreille fine — kulağı iyi işitmek

4 akıllı

◊
une remarque fine — akıllı bir uyarı

5 raffiné çok kaliteli

◊
des vins fins — çok kaliteli şaraplar

Dictionnaire Français-Turc > fine
5 délicat

adj

1 nazik [naː'zic]

◊
une peau délicate — nazik bir deri

◊
avoir une santé délicate — nazik bir sağlığı olmak

2 difficile zor [zoɾ]

◊
une question délicate — zor bir konu

3 attentionné ince [in'ʤe]

◊
un geste délicat — ince bir hareket

Dictionnaire Français-Turc > délicat
6 délicate

adj

1 nazik [naː'zic]

◊
une peau délicate — nazik bir deri

◊
avoir une santé délicate — nazik bir sağlığı olmak

2 difficile zor [zoɾ]

◊
une question délicate — zor bir konu

3 attentionné ince [in'ʤe]

◊
un geste délicat — ince bir hareket

Dictionnaire Français-Turc > délicate
7 pellicule

n f

1 phot fotograf filmi

◊
faire développer une pellicule — bir fotograf filmini yıkatmak

2 pellicules kepek

◊
avoir des pellicules — saçları kepekli olmak

3 couche ince tabaka

◊
une pellicule de neige — ince bir kar tabakası

Dictionnaire Français-Turc > pellicule
8 trait

n m

1 ligne çizgi [ʧiz'ɟi]

◊
un trait rouge — kırmızı bir çizgi

2 tirer un trait sur fig vazgeçmek

◊
tirer un trait sur son ambition — tutkusundan vazgeçmek

3 du visage yüz hatları, yüz çizgisi

◊
avoir les traits fins — yüz hatları ince olmak

4 avoir trait à -(y)e ilişkin olmak

5 d'un trait bir kerede, bir solukta

◊
boire d'un trait — bir solukta içmek

Dictionnaire Français-Turc > trait
9 allongé

adj

1 uzanmış

◊
être allongé sur le ventre — karın üstü uzanmış olmak

2 long ince uzun

◊
un visage allongé — ince uzun bir yüz

3 café allongé su katılmış kahve

Dictionnaire Français-Turc > allongé
10 allongée

adj

1 uzanmış

◊
être allongé sur le ventre — karın üstü uzanmış olmak

2 long ince uzun

◊
un visage allongé — ince uzun bir yüz

3 café allongé su katılmış kahve

Dictionnaire Français-Turc > allongée
11 mince

adj

1 fin ince [in'ʤe]

◊
des tranches minces — ince dilimler

2 maigre narin [naː'ɾin]

◊
une jeune femme mince — narin bir genç kadın

3 insignifiant önemsiz

◊
de minces informations — önemsiz bilgiler

Dictionnaire Français-Turc > mince
12 ficelle

n f

1 corde sicim [si'ʤim]

◊
défaire la ficelle d'un paquet — bir paketin sicimini çözmek

2 pain ince ve uzun ekmek

3 fig astuce püf noktası ['pyf noktasɯ]

◊
connaître toutes les ficelles d'un métier — bir mesleğin bütün püf noktalarını bilmek

Dictionnaire Français-Turc > ficelle
13 finesse

n f

1 minceur incelik [inʤe'lic]

◊
la finesse du sable — kumun inceliği

◊
la finesse d'un trait — bir çizginin inceliği

2 délicatesse hatları ince olmak

◊
la finesse d'un visage — yüz hatlarının inceliği

3 qualité güzel tat

◊
la finesse d'un plat — bir yemeğin güzel tadı

4 akıl [a'kɯɫ]

◊
finesse d'esprit — ruh inceliği

Dictionnaire Français-Turc > finesse
14 glacé

adj

1 froid buz gibi

◊
un vent glacé — buz gibi bir rüzgâr

◊
Elle a les mains glacées. — Bayanın elleri buz gibi.

2 une crème glacée dondurmalı krema

3 aliment ince şeker örtülü

◊
des marrons glacés — kestane şekeri

4 boisson buzlu

◊
un thé glacé — buzlu çay

Dictionnaire Français-Turc > glacé
15 glacée

adj

1 froid buz gibi

◊
un vent glacé — buz gibi bir rüzgâr

◊
Elle a les mains glacées. — Bayanın elleri buz gibi.

2 une crème glacée dondurmalı krema

3 aliment ince şeker örtülü

◊
des marrons glacés — kestane şekeri

4 boisson buzlu

◊
un thé glacé — buzlu çay

Dictionnaire Français-Turc > glacée

См. также в других словарях:

ince — sf. 1) Kendi cinsinden olanlara göre, dar ve kalınlığı az olan, kalın karşıtı İnce minare. İnce değnek. İnce kitap. 2) Zayıf Sarışın, kuru, ince bir kadındı. Y. K. Beyatlı 3) Taneleri ufak, iri karşıtı İnce un. İnce kum. 4) Aşırı özen gerektiren … Çağatay Osmanlı Sözlük
ince eleyip (veya eğirip) sık dokumak — bir şeyi en küçük ayrıntılarına kadar araştırmak, gözden veya elden geçirmek Annesinin bu meseleyi nasıl ince eleyip sık dokuyacağını biliyordu. O. Kemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir tutam — sf. Çok az Bir tutam saçın kafa derisinden koptuğunu, ince, sıcak bir yanma olarak duydu. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
ince gül yağı — is. Su buharı dağıtmasıyla elde edilen soluk sarı renkli, gül kokulu bir sıvı … Çağatay Osmanlı Sözlük
ince düşünmek — çok detaylı bir biçimde düşünmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalın incelene kadar ince üzülür — bir hastalık, bir sıkıntı karşısında güçlü gücünden bir parçasını yitirirek zayıflar ama zayıf olan, ölecek duruma gelir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
boynu kıldan ince olmak — haksız olduğu anlaşıldığında verilecek her türlü cezaya razı olmak Eğer efendim, bir kelime yalanım varsa hükûmete karşı boynum kıldan incedir. Vurunuz. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalp (veya kalbini) kazanmak (veya fethetmek) — ince bir davranış veya güzel bir sözle birinin sevgisini kazanmak, ilgisini çekmek Hele düzmece şehzadenin kadife pantolonuyla sivri güzel çehresi derhâl kadının kalbini kazandı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
didirmek — ince bir delikten fışkırtmak … Beypazari ağzindan sözcükler
Dudu (album) — Dudu Studio album by Tarkan Released 1 July 2003 Recorded Recorded at Sari Ev and Imaj Studios ( … Wikipedia
dil — 1. is. 1) Ağız boşluğunda, tatmaya, yutkunmaya, sesleri boğumlamaya yarayan etli, uzun, hareketli organ, tat alma organı Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki... Y. Z. Ortaç 2) Birçok aletin uzun, yassı ve çoğu hareketli… … Çağatay Osmanlı Sözlük

Словари и энциклопедии на Академике

Перевод: с французского на турецкий

ince bir uç

См. также в других словарях:

Поделиться ссылкой на выделенное

Словари и энциклопедии на Академике

Перевод: с французского на турецкий

ince bir uç

См. также в других словарях:

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка: